-
1 A sey yew vila pulisîyaya bî
O solgun bir çiçek gibiydi.Kurdish (Zazaki) - Turkish dictionary > A sey yew vila pulisîyaya bî
-
2 veil peçe, yasmak; (bir seyi) örten ya da gizleyen sey, maske, paravana
peçe ile örtmek; gizlemek, saklamakEnglish to Turkish dictionary > veil peçe, yasmak; (bir seyi) örten ya da gizleyen sey, maske, paravana
-
3 что либо
bir şey -
4 einiges
bir şey -
5 something
bir şey -
6 вещь
şey,nesne* * *ж1) şey, nesne2) (вещи) мн. (имущество, багаж) eşya3) (о пьесе, книге и т. п.) eserчья э́то вещь? — муз. bu parça kimin?
4) (факт, дело) şeyудиви́тельная вещь! — şaşılacak bir şey!
••вещь в себе́ — kendinde şey
-
7 нечто
не́что вро́де — benzer / gibi / kabilinden bir şey
-
8 что-либо
нет ли у вас чего́-нибудь почита́ть? — bana okuyacak bir şey verir misiniz?
он попроси́л нас спеть что́-нибудь из ста́рых пе́сен — eski şarkılardan söylememizi istedi
-
9 put up to
(bir sey yapma) fikrini vermek,... aklini vermek; (bir sey) önermek -
10 something
bir sey; (hiç yoktan iyi) bir sey -
11 кое-что
bir şey* * *bir / bazı şeyler; öteberiя то́же кое-что́ зна́ю! — benim de bir bildiğim var!
-
12 ратовать
-
13 does it ring a bell
bir şey hatırlatıyor mu, bir yerden hatırlıyor musun -
14 does it ring a bell
bir şey hatırlatıyor mu, bir yerden hatırlıyor musun -
15 ενδημώ
(bir şey bir yerde) adet olmak -
16 будь-що
bir-de-bir şey; ne olsa olsun (у будь-яких умовах) -
17 що-небудь
bir-de-bir şey -
18 щось
bir-de-bir şey, nedir -
19 ring a bell
bir şey hatırlatmak* * *(to have been seen, heard etc before, but not remembered in detail: His name rings a bell, but I don't remember where I've heard it before.) tanıdık gelmek, (hiç) yabancı gelmemek -
20 did you choose anything
bir şey seçtiniz mi
См. также в других словарях:
bir şey sanmak — bir kimseyi, bir şeyi, bir yeri gerçeğinden, olduğundan başka türlü düşünerek hayal kırıklığına uğramak, değerlendirmede yanılmak Tüccar deyince biz de onu bir şey sandık … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şeyler (veya bir şey) olmak — 1) huyu, durumu, tutumu değişmek, yeni huylar edinmek Son zamanlarda ona bir şeyler oldu. 2) bayılır gibi olmak, birden fenalık gelmek Bana bir şeyler oluyor dedi ve bayıldı. 3) ölmek Bana bir şey olursa çocuklar size emanet … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şey yapmak — iyilik veya kötülükte bulunmak O size hiçbir şey yapamaz. Ben ona bir şey yaptım mı? … Çağatay Osmanlı Sözlük
meramın elinden bir şey kurtulmaz — bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklına bir şey gelmek — şüphelenmek Beni kitap odanızdan çıkarıp yatak odanıza mesela bir möble antika göstermek için götürürseniz kiminin aklına bir şey gelir. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
hatırına bir şey gelmesin — bir düşüncede, sözde veya davranışta kötü bir amaç güdülmediğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilinin altında bir şey olmak — bir kimsenin sözlerinden, açıkça söylemediği bir şeyler anlaşılmak Günlerdir doktorun dilinin altında bir şeyler olduğunun farkındaydı. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesesine bir şey girmemek — bir yarar veya çıkar sağlamamak Bunda benim keseme bir girecek yok ki sana yalan söyleyeyim. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir şey söylemek — 1) konuşmak 2) belirtmek, anlatmak, ifade etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzına bir şey (veya çöp veya lokma) koymamak — hiçbir şey yememek Ali Usta bu nefis kuzudan değil, öbür yemeklerden bile ağzına bir lokma koymadı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir yana dünya bir yana — (bir şey veya kimse) bir varlığa çok değer verildiğini anlatmak için kullanır Mercan Usta bir yana dünya bir yana. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük